İSTANBUL'UN FETHİ 1453 BİLİNMEYEN GERÇEKLER SERİSİ 1 ŞAHİ TOPLARI-BİZANS DUVARLARI

İSTANBUL'UN FETHİ 1453 - BİZANS DUVARLARI

Bizans şehrini çevreleyen surlar 20 kilometre uzunluğundaydı. Düşmana yüzünü dönmüş Yedikule – Topkapı hattındaki Theodosian duvarları 5.5 km çekiyordu. Tüm şehrin en güçlü duvarları bu konumdaydı.
Haliç boyunca daha seyrek nöbetçilerle korunan duvar 7 km idi. Marmara Denizi’nden Yedikule’ye kadar olan Marmara Duvarı ise 7.5 km kadardı. Zamanın diğer şehirlerle kıyaslaması yapıldığında İSTANBUL’un dünyanın en iyi surlarına sahip olduğunu söylemek gerekir. Duvarların büyük bir kısmı 1440’lı yıllarda onarılmıştı ve kuşatma başladığında oldukça iyi bir durumda bulunuyorlardı.
Surlara isabet eden toplar anda da o noktanın tamiri gece gündüz çalışan Bizans duvar ustalarıyla bir haftayı bulabiliyordu.

BİZANS İMPARATORU VE FATİH SULTAN MEHMET'İN HİKAYESİ

Fatih, yapacağı Bizans kuşatması sırasında Karadeniz tarafından, Bizans'a gelecek deniz yardımını kontrol altına almak için ilk adımı şimdiki Rumeli Hisarı'nın bulunduğu yeri almakla atmıştır. 

Hikâyeye göre hisarın yapımından önce Sultan Mehmed, Bizans İmparatoru Konstantin’den av köşkü yapmak için biraz toprak ister. Konstantin’de, alay edercesine av köşkünün bir öküz derisi kadar yer kaplamasını ve bu kadar toprak vereceğini söyler. Bunun üzerine Sultan Mehmed bir manda kestirip derisini yüzdürür ve deriden iplik yaptırır. Rumeli Hisarı’nın yapılacağı alanı bu iple çevirir. Konstantin inşaata bakmaya geldiğinde şaşırır. Çünkü inşaat alanı bir değil yüzlerce dana derisini içine alacak kadar büyüktür. 

Durumu Fatih’e iletince, Fatih manda derisinden yaptırdığı sicimi (ince esnek deri ip) göstererek ; "Ben bu ipi dana derisinden eğirttim. Bir fazlası varsa yıkalım" der.

 

Konstantin ve yanındakiler çaresiz kalırlar ve Hisarın yapımına izin verirler.

AÇIK UNUTULAN KAPI

İlk büyük Osmanlı tarihçisi Hammer’den Romancı Stefan Zweig’e kadar birçok Batılı tarihçi ve edebiyatçı İstanbul’un fethinin son safhasını şu şekilde anlatırlar; “Surların arasında dolaşan birkaç Türk askeri Edirnekapı ile Eğrikapı arasında bulunan Kerkoporta (Cambazhâne) denilen yayalara ayrılmış küçük kapılardan birisinin aklın alamayacağı bir unutkanlık yüzünden açık kaldığını görürler. Diğer askerlere de haber verilir ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul’u fethederler. Herkesin unuttuğu bir kapı olan Kerkoporta, küçücük bir rastlantı, dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir”.

TARİH YAZILARI